top of page
Güzel Günler Klinik Logo

Yeni Basamaklar: Okula Dönüş

  • GüzelGünler Ekibi
  • 15 Eyl
  • 6 dakikada okunur

‘’İlkokula Başlıyorum’’


Bugün elim annemin elinde, önümdeyse kocaman bir merdiven var.

Her basamak biraz daha uzaklaştırıyor onu benden.

İçimde hem merak hem korku var.

Acaba bu yolda ne var?

Belki yeni arkadaşlar...

Belki de bilmediğim ama seveceğim bir dünya.


İlkokula Başlamak


Okul öncesinden ilkokula geçiş süreci yalnızca ortam değişikliği değil; sosyal ilişkilerin, beklentilerin ve sorumlulukların da tamamen değiştiği yeni bir düzene geçiştir.


Sadece Bir Ortam Değişikliği Değil

Özellikle ilkokulun ilk yılı, çocukların artık daha az oyun temelli ve daha çok akademik odaklı bir ortamda, daha büyük sınıflarda, daha yapılandırılmış programlarla karşılaştığı bir dönemdir.

Bu geçiş, özellikle daha önce ayrılık kaygısı yaşamış ya da düşük sosyal becerilere sahip çocuklar için zorlayıcı olabilir.

Araştırmalar, erken çocukluk döneminde yaşanan ayrılık kaygısının doğru yönetilmemesinin ilerleyen yıllarda sosyal ilişkiler kurma, öğrenmeye katılma ve okula uyum sağlama becerileri üzerinde belirleyici rol oynayabileceğini göstermektedir. Bu nedenle, okula başlama sürecinde çocuğun ebeveyninden ayrılırken yaşadığı duygusal tepkiler dikkatle gözlemlenmeli ve gerektiğinde desteklenmelidir.


Ayrılık Kaygısı Okul Uyumunu Nasıl Etkiler?

Yüksek düzeyde ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar, ebeveynden ayrılmak istememe, yalnız kalamama, okulda ağlama, öğretmene ya da diğer yetişkinlere aşırı bağlanma gibi davranışlar sergileyebilir. Bu durum, çocuğun sadece duygusal durumunu değil, okulda öğrenme ve arkadaşlık kurma becerilerini de olumsuz etkileyebilir.


Okula Uyum İçin Neler Yapılabilir?

Bu süreçte uyumu desteklemek için erken dönemde ayrılık kaygısı belirtileri gözlemlenmeli, çocuklara okul hakkında güven verici bilgiler sunmalı, okul-aile iş birliğiyle çocukların geçiş süreci desteklenmeli ve risk grubundaki çocuklar için ruh sağlığı uzmanlarından destek alınmalıdır.


‘’İlkokuldan Ortaokula Geçiyorum’’


Koşuyorum.

Basamaklar hızla geçiyor altımdan.

Her adımda biraz daha uzaklaşıyorum eski sınıfımdan, bildiğim her şeyden.

Kalbim hızlı atıyor; hem korkuyorum hem de biraz heyecanlıyım.

Acaba bu yeni yerde beni neler bekliyor?


Ortaokula Geçiş


İlkokuldan ortaokula geçiş süreci, duygusal, sosyal ve akademik düzeyde çok katmanlı bir uyum sürecidir. Bu geçiş sürecinde çocuklar; yeni öğretmenlerle, daha büyük bir okul ortamıyla, farklı sınıf yapılarıyla ve artan akademik beklentilerle karşılaşırlar.


Geçiş süreci


Geçiş sürecinin iyi yönetilmesi çocukların aidiyet hissini, öz güvenini ve sosyal destek algısını doğrudan etkiler. Geçiş süreci iyi yönetilmezse çocuklarda kaygı, uyum zorluğu, akademik güvensizlik ve yalnızlık gibi durumlar görülebilir. Çocukların bu dönemde nasıl hissettikleri ve yaşadıkları deneyimler, uzun vadede okula bağlılıklarını ve ruh sağlıklarını etkileyebilir.


Süreci Zorlaştıran Faktörler


Çocuklar yeni okul ortamına ait hissetmediklerinde yabancılaşma yaşayabilirler. Bu hissin önüne geçebilmek için öğretmen, aile ve akran desteğinin olması önemlidir. Yeni ders yapısı, notlandırma sistemi ve öğretmen beklentileri çocuklarda stres yaratabilir.


Kendini İfade Edebilmek


Çocukların kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebileceği alanların eksikliği geçiş dönemi sorunlarını fark etmeyi geciktirebilir. Geçiş öncesi yeterli duygusal ve bilişsel hazırlık yapılmaması adaptasyonu zorlaştırabilir. Geçiş sürecinde yaşanan duyguların ebeveyn ve öğretmenlerle paylaşılması için alan yaratmak bu sorunların önüne geçebilir.


Okul-Aile İlişkisi


Öğretmen ve veli işbirliği bu süreçte zorlanan çocuklar için en önemli desteklerden biridir. Zorluk yaşayan çocuklara bireyselleştirilmiş destek sunulabilmesi için bu işbirliği önem taşır.


“Ortaokul Bitti, Şimdi Lise Dönemi”


Bugün merdivenin yeni basamaklarına adımımı attım.

Artık önümde daha uzun yollar, daha büyük hayaller var.

Burası farklı, artık ben de farklıyım.

Belki bazen kaybolurum, belki yol biraz yokuş olur.

Ama kendimi bulduğumda çok daha güçlü olacağım.

 

Ortaokuldan Liseye Geçiş


Ortaokuldan liseye geçiş sürecinde öğrencilerin okula uyumunu incelemek ve yaşanan zorlukları anlamak bu sürecin verimli geçirilmesi için önem taşımaktadır. Özellikle ergenlik sürecinde yeni okul ortamına alışma, arkadaş edinme, öğretmenlerle kurulan ilişkiler gibi unsurlar  ön plana çıkmaktadır. Bu değişim baskısı, öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri güvenli alanların oluşturulmasıyla desteklenmelidir. Kimlik arayışı içinde olan gençler için bu alanlar, duygusal rahatlama ve sosyal kabulün temelini oluşturur. Bu süreçte ergenlik dönemindeki gençler için yeni arkadaş gruplarınına alışmak kadar kişisel ilgi alanlarının korunması da önemlidir. Öğrencilerin sadece bir sosyal grubun parçası olma çabası değil, bireysel kimliklerini geliştirme arzusunun da aileler ve öğretmenler tarafından desteklenmesi gerekmektedir.


Bu nedenle, okullarda hem bireysel hem de grup etkinliklerin yapılması önem taşımaktadır. Araştırmalar, öğrencilerin okula uyum sağlamalarının zaman aldığını ve bu zaman almanın doğal bir gelişim süreci olduğu vurgulamaktadır.

Eğitimcilerin ve rehber öğretmenlerin sabırlı, anlayışlı ve destekleyici olmalarının bu süreçte öğrenciler için koruyucu bir etki yarattığı belirtilmiştir.

Özellikle ilk dönem boyunca yaşanan sosyal ve duygusal dalgalanmaların normal kabul edilmesi, öğrencilerin okul ortamına daha sağlıklı uyum sağlamalarını kolaylaştırmaktadır.


 ‘’Üniversiteye Başlıyorum’’


Valizimi kapatırken anladım, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Yeni bir şehir, tanımadığım yüzler, içimde kıpırdayan belirsizlikler...

Ama zamanla yollar açıldı, bağlar kuruldu.

Kaygıyla da yürünebildiğini öğrendim.

Bu yol kolay değil ama kendime varmanın yolu.

ve ben her şeye rağmen yürümeye devam ediyorum.


Liseden Üniversiteye Geçiş


Üniversite dönemi kaygı ve stresin yoğun olduğu ve kritik kararların verildiği bir dönemdir. Bu dönemde gençler; akademik kaygı, finansal zorluklar, yeni sosyal ilişkiler gibi yeni durumlarla karşılaşılaşabilmektedirler.


Yeni arkadaşlıklara ve sosyal ortamlara alışma sürecine girerken aynı zamanda yetişkinliğe adım atma ve bağımsızlıklarını sağlama konularıyla da tanışırlar.

İlk defa ailenin yanından ayrılma, yurtta kalma, kendi düzenini oluşturma gibi yeni durumlar kaygı ve endişe yaratabilmektedir. Yeni görev ve rolleriyle tanışan üniversite öğrencileri, yeni arkadaşlıklar kurma, sosyal etkinliklere katılma gibi durumlarda sosyal kaygı yaşayabilmekte ve sosyal ilişki kurmakta zorlanabilmektedir. Akademik gelecek kararları, yetişkinliğe adım, sosyal kaygı gibi konuların yönetilmesinde üniversitelerin rolü önem taşımaktadır.


Üniversitelerin psikolojik destek hizmetleri sunmaları, kaygı ve streslerini paylaşabilecekleri güvenli alan yaratmaları ve kariyer planlaması konusunda destek olması onların bu sürece kolaylıkla adapte olmasına yardımcı olmaktadır.

Ayrıca üniversiteler mesleki gelişim programları ile iş hayatına ve yetişkinlik dönemine geçiş için destek sağlayabilmektedir.

Üniversite öğrencilerinin kariyer planlama sürecinde üniversitelerin planlayacağı etkinlikler öğrencilerin hem sosyal ağlar oluşturmalarına hem de gelecekleri hakkında karar vermelerine yardımcı olmaktadır.

Yetişkinliğe geçiş sürecinde yalnız hissetmenin, gelecek kaygısının doğal olduğunu ve zamanla yeni çevre, yeni bağlar kurulabileceği unutulmamalıdır.


“Başka Bir Okula Geçiyorum”


Ne tam buradayım, ne de hâlâ eskideyim.

Yeni bir yer, yeni yüzler, yeni sesler.

Kafamda sorular:

“Beni fark ederler mi?”

“Buraya ait hissedebilir miyim?”

Ama sonra biri adımı öğreniyor.

Ve birden ayaklarım yere daha sağlam basıyor.

Kendimi yeniden kuruyorum.

Ve biliyorum:

Bu yalnızlık geçici,

Bağ kurmak mümkün.


Okul Değişikliği


Yeni bir okula başlamak, sadece çevre ve ortam değişikliği değil, aynı zamanda kimlik, aidiyet ve ilişkiler üzerine yeni bir keşfetme sürecidir.

Araştırmalar ergenlerin okulda kendilerini kabul edilmiş ve güvende hissetmelerinin, özellikle kimliklerini oldukları gibi kabul eden arkadaşlar sayesinde mümkün olduğunu vurgulamaktadır.

Zamanla gelişip kabul gördüğünü hissettiren arkadaşlık bağları okul değişiklerindeki yeniden aidiyet sürecinde önem taşımaktadır.

Yeni bir ortamdaki geçişin kritik noktalarından biri de duygusal destektir.


Çocukların okul değişikliğinde yanında değişiklik sürecinin zorluğunun farkında olan güvendiği bir yetişkinin olması, hem psikolojik güvenliklerini hem de aidiyet hislerini güçlendirmektedir.

Ebeveynlerin ve öğretmenlerin desteği ve anlayışı çocukların geçiş dönemini kolaylaştırıcı etkiye sahiptir.


Bu süreçte çocukların duygusal ve sosyal zorlukların fark edilmesi ve buna yönelik etkili destek sistemlerinin oluşturulması  önem taşımaktadır.

Öğrencilerin sosyal ve duygusal uyumlarını kolaylaştırmak, bu geçiş döneminde yaşadıkları duygusal zorluklara anlayış göstermek ve süreçte zorlanan çocuklar için ruh sağlığı uzmanlarından destek almak gerekmektedir.


“OSB’li ve DEHB’li Çocukların Okula Dönüş Süreci”


Nihayet okula dönüyorum!

Farklı farklı bir sürü ders, arkadaş göreceğim için heyecanlıyım!

Hem biliyor musunuz ben de farklıyım!

Ama benim okulum kocamaaan ve kapsayıcı!

 

Otizm Spektrum Bozukluğundaki (OSB) ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan öğrenciler okulda akranlarıyla kurdukları ilişkilerde sosyal ortama kabul zorlukları ve ayrımcılığa maruz kalmak gibi durumlarla karşılaşabilmektedir.


Arkadaşlık İlişkileri


Otizm spektrumundaki öğrenciler, sosyal iletişim farklılıkları nedeniyle arkadaşlık ilişkilerinde diğer öğrencilere göre daha fazla zorlanabilmektedir.

DEHB olan çocuklar ise daha hareketli davranışları sebebiyle akranları tarafından yanlış anlaşılabilmekte ve dışlanabilmektedir.


Kapsayıcılık


Araştırmalar, öğretmenlerin ve okul yönetimlerinin kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesinin bu süreci olumlu yönde etkileyebileceğini göstermektedir.

Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı öğrencilerin güçlü yönleri ve ihtiyaçlarına dayalı, bireyselleştirilmiş hedeflerle kapsayıcı bir temel oluşturmaktadır.


Sınıf Ortamı


Sınıfta tüm öğrenciler için empati geliştirme etkinlikleri, sınıfta yardımlaşmanın öğretmen tarafından takdir edilmesi, farklılıkların zenginlik olarak sunulması, ayrımcılığı azaltabilmektedir.

Çocukların durumlarına göre düzenlenmiş bireyselleştirilmiş uygulamalar, otizm spektrumu olan çocukların sınıf topluluğu içinde aktif yer almalarını sağlayabilmektedir.


Dersler


DEHB’li çocukların dikkat sürelerini desteklemek için dersleri kısa bölümlere ayırmak ve görsel materyaller, somut örnekler ve hareketli aktivitelerle dersleri zenginleştirmek faydalı olabilmektedir.

Araştırmalar, bu öğrencilerin ön sıralarda oturmasının, dikkat dağıtıcı uyaranları minimize etmek için bir seçenek sağladığını ortaya koymaktadır.

Aynı zamanda yönergelerin net ve kısa olması, etkinliklerde çocuğun çıkardığı sonuçtan ziyade çabasının takdir edilmesininde önemi vurgulanmaktadır.


Öğretmenler


Öğretmenlerin bahsedilen müdahale uygulamalarını yapabilmesi; okul yönetimi, sınıf içerisindeki ek öğretmen desteği ve bunun yanı sıra hem öğrenme hem de davranış programının oluşturulmasında okulun Psikolojik Danışma ve Rehberlik biriminden destek ile gerçekleşebilir.

Bu destek kaynaklarını alamayan öğretmenlerin, istedikleri halde yeterince yardımcı olamadıklarını da görmekteyiz.


Aile


Bu öğrencilerin ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması için ailelerin öğretmenlerle düzenli iletişimde olması önem taşımaktadır. Aynı zamanda ailenin okul dışı spor, sanat vb. gibi etkinliklere katılımı desteklemesi, çocuğun okuldaki hareketliliğinin azaltılmasına yardımcı olabilmektedir.

 
 
Güzel Günler Klinik Logo

Adres

Levent, Maya Meridyen İş Merkezi
Ebulula Mardin Cad. No:16

34335 Beşiktaş/İstanbul

Bağlantıda Kalın

En son haberleri ve güncellemeleri alın.

© 2025 by Güzel Günler.

Yankı Yazgan Çizimler İkonu
bottom of page