top of page
Güzel Günler Klinik Logo

İki dilli Yuva Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

  • Uzm. Kln. Psk. Aslı Aktan Erciyes
  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur

ree

İki dilli bir yuva veya kreş seçimi, birçok ebeveyn için kafa karıştırıcı ve kaygı uyandıran bir süreç olabilir. Ebeveynlerin zihninde sıkça şu sorular döner: Yuva seçimini nasıl yapacağız? “Bu seçim çocuğum için uygun mu?”, “İki dillilik her çocuk için doğru mu?”, “Verdiğimiz kararı çocuğumuza göre revize etmeli miyiz?”.

Bu sorulara tek ve herkes için geçerli bir doğruyla cevap vermek mümkün değildir; çünkü iki dillilikle ilgili kararlar çocuğa özgü olarak değerlendirilmelidir. Özellikle erken çocukluk döneminde dil gelişimi, bireysel farklılıklara son derece açıktır. Aynı yaş grubundaki çocuklar arasında kelime dağarcığı, cümle kurma becerisi ve dil kullanım karmaşıklığı açısından ciddi farklılıklar görülebilir.

Örneğin, bazı çocuklar 1,5 yaşında uzun ve karmaşık cümleler kurabilirken, bazıları henüz birkaç kelimeyle iletişim kuruyor olabilir. Bu nedenle iki dilli bir yuvaya uygunluk değerlendirilirken, çocuğun kronolojik yaşından çok ana dildeki mevcut dil becerileri dikkate alınmalıdır.

 

Alıcı Dil ve İfade Edici Dil Arasındaki Fark Neden Önemli?

Dil gelişimi iki temel bileşenden oluşur: alıcı dil (çocuğun anladığı dil) ve ifade edici dil (çocuğun konuşarak ifade edebildiği dil).

Bebeklerin ve küçük çocukların, henüz konuşmasalar bile çevrelerindeki günlük konuşmaları ve ebeveynlerin okudukları kitapları çok karmaşık bir dil olmadığı sürece büyük ölçüde anlarlar. Günlük yönergeleri takip edebilmeleri, kitap okunurken hikâyeyi kısmen anlayabilmeleri bunun göstergesidir. Ancak aileler çoğu zaman “Konuşuyorsa anlıyordur, konuşmuyorsa anlamıyordur.” şeklinde hatalı bir çıkarım yapabilmektedir. Bu yanlış inanış, çocukla daha az sözel etkileşim kurulmasına neden olabilir.

Oysa geç konuşma, tek başına dil gelişiminde bir sorun olduğuna işaret etmez. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta, alıcı dilin varlığıdır.

Eğer bir çocuk konuşmuyor ancak yönergeleri anlıyor, istenilen davranışları yerine getiriyorsa bu, dil gelişiminin sağlıklı ilerlediğine dair önemli bir göstergesidir. Buna karşılık hem ifade edici hem de alıcı dilde belirgin güçlükler varsa, o zaman değerlendirilmesi gereken bir durum söz konusu olabilir ve bir uzman değerlendirmesi gerekebilir.

Bu ayrımın aileler tarafından daha iyi anlaşılması büyük önem taşır ve bu noktada araştırmacıların ve uzmanların farkındalık artırma sorumluluğu bulunmaktadır.

 

 

 

İki Dillilikte Eğitim Modeli: Kreş ve Yuva Seçerken Ne Sorgulanmalı?

İki dilli bir eğitim ortamı seçerken yalnızca “İkinci dil var mı?” sorusu yeterli değildir. Hangi eğitim modeliyle bu dilin sunulduğu kritik bir belirleyicidir. Bu noktada genel olarak iki temel eğitim modeli öne çıkar:

1. Geleneksel Dil Öğretimi Modeli

Bu modelde dil, daha çok kelime ve yapı öğretimi üzerinden ilerler. Nesnelerin isimlendirilmesi, kelime karşılıklarının verilmesi veya gramer odaklı etkinlikler ön plandadır. Birçoğumuzun okul yıllarında deneyimlediği, öğretmenin bir nesneyi gösterip yabancı dilde karşılığını söylemesi bu modele örnek verilebilir.

2. Yoğun Maruz Kalma (Immersion) Modeli

Bu yaklaşımda dil, öğretilen bir bilgi olmaktan ziyade doğal bir deneyim olarak sunulur. Tıpkı çocukların ana dillerini öğrenme süreçlerinde olduğu gibi, ikinci dil de günlük yaşamın içine gömülüdür. Çocuk dili duyarak, tekrar tekrar maruz kalarak ve bağlam içinde edinir. Bu modelde çocuk, adeta ikinci dile “yeniden doğmuş” gibi düşünülür.

Üç yaşında ikinci dilin konuşulduğu bir ortama giren çocuk, bu dili doğal akışta, deneyimleyerek öğrenir. Dil edinimi sürecinde istatistiksel öğrenme, genelleme gibi bilişsel mekanizmalar devreye girer ve öğrenme kendiliğinden gerçekleşir.

 

 

Erken İki Dillilik: Araştırmalar Ne Söylüyor?

Erken yaşta ikinci dile maruz kalmanın çocuklar üzerindeki etkileri uzun yıllardır araştırılmaktadır. Doktora çalışmaları da dâhil olmak üzere yürütülen geniş kapsamlı projelerin bulguları, önemli sonuçlar ortaya koymaktadır.

Araştırmalar, erken dönemde yoğun biçimde ikinci dile maruz kalan çocuklarda ana dil gelişimi açısından olumsuz bir sonuca rastlanmadığını göstermektedir. Kelime dağarcığı, anlatı becerileri ve karmaşık dil yapılarını kullanma gibi alanlarda iki dilli ve tek dilli çocuklar arasında anlamlı farklar görülmemektedir.

Bilişsel süreçler açısından ise bazı alanlarda iki dillilere özgü avantajlar gözlemlenirken, bazı alanlarda bu farklar her zaman ortaya çıkmayabilir. İki dilli çocuklarda görülen bazı avantajlar arasında işleyen bellek (working memory) özelliklerinin bazılarını görebiliriz. Bu özelliklere örnek olarak ise ketleme becerisi yani dürtü kontrolü ve bir bilişsel esneklik verilebilir.

Bunun önemli nedenlerinden biri, toplum dilinin ana dil olması ve ikinci dildeki yetkinliğin belirli bir düzeyde kalmasıdır. Araştırmalar, ikinci dil yetkinliği arttıkça bilişsel avantajların da arttığını göstermektedir.

Bu bulgular, erken iki dilliliğin ana dil gelişimine zarar verdiği yönündeki endişeleri büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Hatta ikinci dilde sürdürülen dilsel faaliyetlerin, ana dilde karmaşık dil yapılarını kullanma gibi bazı beceriler üzerinde olumlu etkileri olabildiği de görülmektedir.

Sonuç olarak, iki dilli çocuklar tek dilli yaşıtlarının gerisinde kalmadıkları gibi, bazı alanlarda öne de geçebilmektedir.

 
 
Güzel Günler Klinik Logo

Adres

Levent, Maya Meridyen İş Merkezi
Ebulula Mardin Cad. No:16

34335 Beşiktaş/İstanbul

Bağlantıda Kalın

En son haberleri ve güncellemeleri alın.

© 2025 by Güzel Günler.

Yankı Yazgan Çizimler İkonu
bottom of page