Ebeveynlik Tutumları ve Çocuk Gelişimi
- Psk. Derin Deniz Tuzcu
- 1 Eki
- 5 dakikada okunur
Gerçek şu ki her bir insan evrende tek ve emsalsiz olsa da, bir
insanın değeri diğer insanlarla ilişkileri içinde oluşur ve gelişir.
Doğan Cüceloğlu, Geliştiren Anne-Baba
Çocukluk dönemi, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimin temellerinin atıldığı süreçlerden biridir. Araştırmalar bu dönemde ebeveyn davranışlarının çocukların beyin gelişiminde ve yetişkinlik dönemlerinde kurdukları ilişkilerde büyük rol oynayabildiğini göstermektedir. Ebeveynlerin çocuklarına karşı sergilediği davranışlar, onların bilişsel gelişiminde ve işlevselliğinde kalıcı değişiklikler yaratabilmektedir.
Bağlanma Teorisi ve Ebeveynlik
İnsanlar bir diğerine ne kadar etkin şekilde bağlanırsa, o kadar cesur ve bağımsız olurlar.
Amir Levine&Rachel Heller, Bağlanma
Günümüzde yetişkin bağlanmasının çeşitli etkenlerin etkisi altında kaldığını ve bunlardan birinin ebeveynlerin bize bakım verme biçimi olduğunu gösteren bir çok araştırma bulunmaktadır. Bağlanma kuramının öncüsü Bowlby'e göre, evrimsel olarak hayatımızdaki bazı bireyleri seçip ayırmaya ve değerli kılmaya programlıyız. Wall (2018) çalışmasında, annelerin empatik ve sevgi dolu bir bağ kurmalarının çocukların beyin gelişimi üzerindeki olumlu etkilerini incelemiştir. Annesine ''güvenli bağlanan'' çocukların duygusal dayanıklılık ve öz-düzenleme gibi becerilerinin ''kaygılı bağlanan'' bir çocuğun becerilerine göre daha gelişkin olabildiği sonucuna varılmıştır. Sosyal becerilerin yanında araştırmalar, ebeveynlik tutumlarının beyin gelişimi üzerindeki etkisini de ortaya koymuştur. 11-20 yaş arası ergenlerin beyin yapıları ebeveyn davranışları ile ilişkilendirildiğinde özellikle agresif ebeveyn tutumlarının çocuklarda frontal ve parietal korteks gibi beyin bölgelerinde olumsuz değişimlere neden olabildiği belirlenmiştir.
Güvenli Bağlanma Nedir?
"Son yirmi yıldır çocuk gelişimi ve sinirbilim (neuroscience)
alanında çalışmalar, çocuğun gelişiminde sevginin vazgeçilmez bir
ihtiyaç olduğunu açık seçik göstermiştir. Dokunuş, göz göze bakış,
gülümseme, konuşma, kucaklama, okşama, sarılma, öpme çocuğun
gelişiminde yeri doldurulamayacak sevgi ifadeleridir.
Çocukluğunda doya doya sevilmiş, anne-baba sevgisine doymuş
çocuk sakin, bilinçli, huzurlu, güler yüzlü, güvenen ve haline
şükreden bir yetişkin oluyor. ”
Doğan Cüceloğlu, Geliştiren Anne-Baba
Güvenli bağlanmanın ne olduğunu anlamak için önce diğer iki bağlanma şeklinden kısaca bahsetmek daha uygun olacaktır. İlk olarak ''kaygılı bağlanma'' stilinden başlarsak, bu stil Amir Levine ve Heller'in Bağlanma isimli kitabında tanımladığı ''tehlikeye karşı altıncı hisle yaşamak'' tabiriyle açıklanabilir. Bu kişiler ilişkilerinde karşı tarafın duygusal ifadelerine karşı daha hassas, sürekli tetikte, karşı taraf hakkında aceleci yargıya varma halinde olabilmektedir. Bowlby'e göre bu durum, anne ve bebek arasında kurulan ve bebeğin kendini sürekli ''birincil bakım vereninin her an gidebileceği'' korkusu ile tetikte yaşamasıyla ilişkilidir. Bu stile sahip kişiler, ilişkilerinde sürekli olarak tetikte olma hali, kimi zaman karşı tarafı kontrol ihtiyacı duyabilmektedirler.
İkinci bağlanma stili ise ''kaçıngan bağlanma'' stilidir. Yine aynı kitapta ''sevgiyi kol mesafesinde tutmak'' olarak tanımlanan bu stil, kişinin ikili ilişkilerden, duygusal yakınlıktan kaçınması olarak açıklanabilir. Bu kişiler için bağımsızlık ve duygusal mesafe ön planda olup, yakın ilişkiler kurmaktan uzak ve kimi zaman yakınlık hissettikleri durumlardan uzaklaşma eğilimi gösterebilmektedirler. Araştırmalar, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin partnerlerinde olumsuz özellik olarak ''ihtiyaç'' kelimesini daha çok kullandıklarını belirtmiştir.
Her iki bağlanma stilinde ortak özellik, çocuğun birincil bakım vereniyle kurduğu ''güvensiz'' bir iletişim temeline dayanmaktadır.
Güvenli bağlanma stiline gelirsek, kısaca bu kişiler duygusal sistemleri bir tehdit anında daha zor kontrolden çıkan, ilişkilerinde daha yüksek tatmin yaşayan, partner kaybı konusunda daha az endişe duyan bireyler olarak tanımlanmışlardır. Sadece sosyal ilişkilerinde değil, çalışma hayatı ve kriz yönetimi gibi konularda da daha olumlu tepkiler verebildikleri gözlemlenmiştir. Bu kişilerin aynı zamanda çatışma yönetiminde daha becerikli oldukları, zihinsel açıdan daha esnek olabildikleri, etkin iletişim yeteneklerinin daha güçlü olduğu, yakınlık konusunda daha rahat ve sınırlar konusunda daha az kaygılı oldukları ve ilişkilerinde daha affedici oldukları gibi bulgulara ulaşılmıştır.
Güvenli Bağ için Ebeveynler Ne Yapmalı?
Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz (aktif) ilgidir.
- Eric Fhromm, Sevme Sanatı
Fromm kitabında sevmenin belli temel unsurlarından bahsetmiştir. Bunları ilgi, sorumluluk, saygı ve bilgi olarak tanımlamıştır. Bu sorunun cevabını bu çerçevede cevaplamak gerekirse, güvenli bağ kurmak isteyen bir ebeveynin çocuğunun duygusal ihtiyaçlarına istikrarlı bir ilgiyle yaklaşması ve bu ihtiyaçları karşılaması gerekmektedir. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasına dair kendi sorumluluğunun bilincinde olması ve bunun için ebeveynlerin çocuğun duygusal işaretlerine, tepkilerine ve ihtiyaçlarına zamanında, uygun, saygılı bir şekilde yanıt vermesi; çocuklarının duygularını fark edip onlara isim vererek kabul etmesi; sarılma, dokunma ve kucaklama gibi şefkatli temaslarla güven hissettirmesi önemlidir. Bunların yanında çocuklarına bu duyguların herkes tarafından yaşandığı ve nasıl yönetildikleri hakkında bilgi vermesi de önem taşımaktadır.
Özetle, ebeveyn çocuğunun duygularını tanımasında bir rehber niteliğinde aktif bir rolde olmalıdır. Bunu yaparken günlük yaşamda belli bir düzen sağlamak ve tutarlı davranışlarla tahmin edilebilir olmak çocuğun güven duygusunu pekiştirir. Ayrıca göz teması, sıcak iletişim, gülümseme ve ses tonuyla çocuğun sinyallerine karşılık vermek de bağlanmayı destekler. Çocuğun bağımsızlığını keşfetmesine imkan sunarak desteklemek, gerektiğinde geri dönebileceği güvenli bir “sığınak” sağlamak ve aşırı korumadan kaçınarak sevgi dolu, net sınırlar koymak güvenli bağlanmanın temel taşlarıdır.
Wall’ın (2018) araştırmasına göre, ebeveynlere verilen tavsiyelerde beyin gelişimine yapılan vurgu giderek artmakta, bu nedenle çocuklara erken yaşlardan itibaren çeşitli ve uyarıcı bir çevre sunulması önerilmektedir. Güvenli bağların ve bu tür deneyimlerin, çocukların potansiyellerini en üst düzeyde gerçekleştirmelerinde kritik bir rolü vardır.
Çocuğunuza Paylaşabileceği Alanları Tanımak
İçinizi dökün, dile gelmeyen acı, zaten dolu olan yüreğe akar, onu parçalanmaya zorlar. -William Shakespeare, Machbeth
Tam anlamıyla iletişim kurmak, travma yaşamanın zıddır.
-Beden Kayıt Tutar
Çocuklara güvenli bir alan tanımak için sadece ilgi, şefkat ve duygusal istikrar yeterli olmayabilir. Bunun yanında çocukların ebeveynleriyle hatalarını paylaşabilmekten korkmamaları, korkmayacakları bir alan sunulması da önemlidir. John Bowlby'nin dediği gibi: ''Başkalarına söylemediğin şeyi kendine de söyleyemezsin.'' Özellikle ergenlik çağında çocukların riske eğilimli davranışlarının artabildiğini biliyoruz. Bu dönemde çocuklarına doğru-yanlış her şeyi konuşabilecekleri alan açmak, çocuğun ebeveyninden korkmadan birçok şeyi paylaşabilmesine olanak tanımaktadır. Bu sayede belki birçok olası riskin de önüne geçilebileceği unutulmamalıdır.
Aile içindeki iletişim birbirinin duygularını anlamak, sormak, duyguların davranışlar üzerindeki etkilerini “yakalamak” ve tanımlamak gibi ögeleri içerdiği takdirde duyguların bir yerlerde sıkışıp bambaşka yerlerde patlamalasının önüne geçmek mümkün olabilir.
- Yankı Yazgan, Önce Duygu Güvenliği
Duygular yaşanmadığında sıkışır. Olumlu ebeveyn tutumu sadece ebeveyn ve çocuk arasında oluşmaz. Ebeveynlerin kendi aralarında kurduğu ilişki, duygu paylaşım şekli ve açık iletişiminde çocuk üzerinde etkisi olabilmektedir. Ergenlik, risklere en yatkın olunan dönemlerden biridir. Unutulmamalıdır ki, çocuk anne-babasının arasındaki ilişkiyi gözlemleyerekte dünyayı öğrenir. Bu süreçte ebeveynlerin birbirleriyle de doğru iletişim kurabilmesi ve açık olabilmesi, çocuğun duygularını sağlıklı yaşaması açısından büyük önem taşır. Bu nedenle alan tanımak ve duyguların açık iletişimle ifade edilmesini sağlamak, aile içinde çocuk gelişimi için altın değerindedir. Güvenli bağlanma, sevgi, sorumluluk ve açık iletişim kavramları ise birbirini tamamlayan bir bütünün temel parçalarıdır.
Derin Deniz Tuzcu

Referanslar
Bernier, A., Calkins, S. D., & Bell, M. A. (2012). Longitudinal associations between the quality of mother–infant interactions and brain development across infancy. Developmental Psychology, 48(5), 907-917.
Cüceloğlu, D. (2017). Geliştirebilen anne-baba. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Fromm, E. (2018). Sevme sanatı. İstanbul: İnsan Yayınları.
Shakespeare, W. (2020). Macbeth (H. A. Yücel, Trans.). Yapı Kredi Yayınları.
Van der Kolk, B. (2015). Beden kayıt tutar: Travma, beden ve iyileşme. İstanbul: Kare Yayınları.
Wall, G. (2018). Love builds brains: Representations of attachment and children's brain development in parenting education material. Sociology of Health & Illness, 40(3), 395-409.
Whittle, S., Vijayakumar, N., Dennison, M., Schwartz, O., Simmons, J. G., Sheeber, L., & Allen, N. B. (2016). Observed measures of negative parenting predict brain development during adolescence. PLOS ONE, 11(1), e0147774.





